Bazı insanlar vardır çevremizde; rüyaları çıkar, tahminleri gerçek olur, kötü bir olayın olacağını hissederler, iyi bir gelişme olmadan hissedip bunun heyecanını duyarlar… Altıncı hissi kuvvetli, üçüncü gözü açık diye tanımladığımız insanlara günümüzde verilen isim “durugörü sahibi / durugörücü.” Nedir durugörü sorusuna net ve kısa bir cevap vermek gerekirse, canlı veya cansız olayların ve nesnelerin duyu organlarına gerek duyulmaksızın algılanabilmesi yeteneğidir diyebiliriz.
Durugörünün parapsikolojiye dayalı olduğu savunulsa da aslında benim açımdan bu bir yetenektir. Yetenek nasıl ki herkeste olmazsa ve eğitim gerektirmezse, durugörü sahibi kişiler de çok sayıda olmayıp herhangi bir eğitim almadan bu yeteneklerini keşfetmişlerdir. Durugörü yeteneği hayatın herhangi bir noktasında ortaya çıkabilir ve mutlaka kendini belli eder.
Er ya da geç durugörü sahibi olan kişi kendindeki bu özelliği yaşantısı içinde görebileceği olaylarla karşı karşıya kalacaktır.
Mesela ünlü Bulgar Kahin Baba Vanga’nın bir yıldırım çarpması sonucu duru görü yeteneği kazandığı biliniyor. Doğuştan durugörü sahibi olan insanlar da vardır; din tarihine bakacak olursak Peygamberlerin durugörü yeteneklerinin küçük yaşta ortaya çıktığını görebiliyoruz. Örneğin; Bir gün Hz. Yusuf babasına; "Babacığım! Ben rüyada on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; bana secde ediyorlardı" der. Babası Hz. Yakup, Yusuf`a bu rüyayı kardeşlerine anlatmamasını söyler, çünkü rüyanın tabiri Hz. Yusuf’un çok üstün bir konuma geleceğini işaret etmektedir. Eğer kardeşleri bundan şüphe ederse Yusuf’u kıskanıp ona zarar verebilirler. Bu örnekte küçük yaştaki Yusuf’un durugörü yeteneği sayesinde yıllar sonra geleceği konumu rüyasında görebildiğini anlıyoruz.
Durugörüde beş duyu organına ihtiyaç duyulmadan sadece hislerle öngörüde bulunulurken fallarda beş duyudan biri olan görme duyusu kullanılır. Durugörü fal bakmaktan çok daha geniş alanı kapsayan bir yetenektir.
Her falcı durugörü yeteneğine sahip değildir, ancak durugörüsü olan herkes tercih ederse fal bakabilir.
Durugörü yeteneği olan bir kişi sadece beyniyle bile fal bakar diyebiliriz aslında. Onlar için herhangi bir fal aracına gerek yoktur görebilmek için. Sadece soruyu sormak ve ona enerji kanalıyla yoğunlaşmak evrenin onlara mesajı getirmesi için yeterlidir. Fal, durugörü yeteneği olan bir falcının elinden çok daha çarpıcı, manevi değeri yüksek ve özel olur. Durugörü sahibi insanlar yeteneklerini evrenden, Tanrısal Güç’ten aldıkları için olacaktır ki; hepsi yapıcı ve pozitif enerjiye sahiptir. Kötü enerji alanlarından uzak dururlar ve ruhun tekamül evresini geçirdiği bir hayat yaşarlar. Durugörü sahibi kişiler İlahi Güç tarafından doğrudan kalp veya rüyalar yoluyla haberdar edilir.
Her insanın hayatı boyunca en az bir kere durugörü deneyimi yaşadığına inananlardanım. Çünkü bu süreç evrenden, Tanrısal Güç’ten gelir ve Tanrı istediği her birimize bir şeyi, hayatımızın bir döneminde muhakkak hissettirir. Yalnız bu özelliği yetenek olarak ve devamlılık arz edecek şekilde çok nadir insana verir. Olacak şeyleri hissetmek devamlı olduğu zaman bir bakıma ruhen yorucu ve zor olduğu için, duru görü sahibi olmayı zaten her bünye kaldıramaz. Daha önce de söylediğim gibi enerjisel olarak bunun üstesinden gelebilmek, güçlü bir ruhsal gelişim gerektirir. Durugörü yeteneğine sahip olup olmamak değil aslında mesele bu hayatta. Herkeste olması gereken ve yetenek gerektirmeden öğrenilen değerler ve ruhsal tekamül için gerekli olan rehberler gerekli bizlere.
Asıl mesele güzel görüye, hoş görüye sahip olabilmek… Her şeyi derin ve dolu görebilmek…